Özel Güvenlik Sektöründeki şirketlerin kurumsal kimlik yapılarının doğru, verimli bir şekilde oluşturulması ve yönetmesi hususunda, müşteriye ve çalışanına karşı sorumlu oldukları yapıya aykırı düştüğü görülmektedir.
Kurumsal kimlik, şirketlerin kendi iç alanlarında ve dış bölgelerindeki duruşu, davranışı ve imajını temsil eden kavramdır.
Yani firmanın dış ve iç dünyadan görünen yüzüdür.
Çünkü kurumsal kimlik bir nevi kurumun imzası görevini ortaya çıkaran oluşum sürecidir.
Kurumsal kimlik oluşturma sürecinde, şirketin her alanının belirlenmesi ve bu alanlarda uzmanlaşmış kişilerin fikirleri üzerinde çalışmalar yapılması önemlidir.
Yeni yürümeye başlayan, Özel Güvenlik Şirketlerine bakıldığında ise en çok zorlandığı konu kurumsal kimlik oluşumudur.
Çünkü Özel Güvenlik Şirketinin kurulması sürecinde planlama ve geleceğe yönelik stratejinin kısa vadeli ve en kısa süre içerisinde çok para kazanmak olduğu görülmektedir.
Bu amaç doğrultusunda kurulan firma, Kurumsal Kimliğini oluşumunu tamamlamadan, pazarlamada görünen yüzünü, bireyselci olarak kişiler üzerinden kazanç sağlamak anlayışıyla sahaya çıkmaktadır.
Fakat kurumun kendini ifade etme şekli olan kurumsal kimlik, artık kişilerin kendini ifade etme yüzü olmuştur.
Kurumun kendini görsel öğelerle somutlaştırma sürecinde, şirketin her alanında görevlendirdiği uzman kadrosunun, ekip olarak çalışmasını etkin kılması önemlidir.
Ekip olarak çalışan uzman kadronun, bireysel başarıdan ziyade ortak çalışmalarının sonucu ile kurumun, insanların kafasında yer edecek markayı ortaya koyan fikirlerinin zeminini oluşturan anlayıştan uzaklaşmaması önem arz etmektedir.
Şirketlerin, müşterilere ve çalışanlarına karşı iyi şekilde temsil eden ve ekibini yöneten profesyonel kişilerden oluşması kurumsal somutlaştırmanın göstergesidir.
Uzman Yöneticilerin çalıştığı süre zarfında şirketine maddi ve manevi olarak katkıda bulunduğu ve şirketi kurumsal bir kimliğe büründürmekte olduğu zaman ile anlaşılmaktadır.
Kısa vadeli büyüme endeksi ile ilgili planlama yapan firmaların, zaman ile kurumsal kimlikten uzaklaştığı ve firmanın gider ve gelir kalemlerindeki dengenin tamamen kaybetmeye yönelmesinden dolayı şirketin müşteri kaybının olumsuz etkileri ortaya çıkmaktadır.
Kaybeden şirket anlayışı çalışan yöneticilerin devamlı değişmesine ve ekip çalışmasından uzaklaştığı, bireysel olarak çalışmaya sevk ettiği görülmektedir.
Firma Yöneticilerinin Profesyonel anlayıştan uzaklaşarak, şirket içi yaşadığı olumsuz durumda kenetlenmekten uzak, kurumsal şirket anlayışından, bireysel başarıya odaklaşan firma anlayışını benimsemeye başladığı anlaşılmaktadır.
Kurumsal Kimliğin oluşumunda oluşturulan ekiplerin bir arada çalışması ile ilgili Henry FORD' un söylediği gibi; "Bir araya gelmek başlangıçtır, bir arada durabilmek ilerlemedir, birlikte çalışmak ise başarıdır", ilkesi ile ekip çalışmasının devamlılık arz ettiği anlaşılmaktadır.
Ekip çalışmasının en önemli faktörü, ekibin güç seviyesini ölçmek ya da başarı seviyesine bakılan noktadır.
En zayıf halkasının gücü kadar olduğumuz aşikârdır.
Başarılı ekip olmanın en zayıf halkasına destek verilerek tamamlamaktan geçtiğini anlaşılmaktadır.
Şirketlerin yaşadığı olumsuz olaylarda, bırakın ekiplerin birbirine destek vermeyi, kendimizi nasıl korurum düşüncesine ve yapılan yanlışları düzeltmek yerine ortaya atmaya sevk ettiği görülmektedir.
Bu anlayış hayat felsefemize aykırı olduğu gibi yaşam kültürümüzün bize getirmiş olduğu davranışla ters olduğu göz önünden kaçınılmaktadır.
Şirket çalışanlarının hatalarını örnek gösteren yapıdan uzaklaşması gerektiğini, Hz Ali'nin dediği gibi; "Başkalarının yanında verilen öğüt, öğüt değildir. Hakarettir."
Ekip olmanın gerektirdiği en zayıf halkanın eksiklerini hissettirmeden tamamlamaktır.
Yapılan başarı nasıl ekibimizin ise yanlışlarda bizim olmalıdır.
Şirketin kurumsal kimliğini, kişiselleştirmeye yöneldiğinde eleştiriye kapalı ve hedeflerinden uzaklaştığı görülmektedir.
Çünkü şirket bireyselci anlayışı benimsediğinde, benim dediğim olur, ben ne istersem öyle yapılacak talimatıyla düzenlemeler oluşur.
Çalışanların fikirlerini ortaya çıkarılmaya izin verilmez.
Yani yapılacaklar ile yapılanlar birbirlerine aykırı olur.
Şirketin yıllık faaliyetlerine bakıldığında, kaybetmeye başladığı ortaya çıkmıştır.
Fakat bireysel olduğumuzda kaybedileni görülmez kılarız. Birey olarak hiç kimse kaybetmemiştir, hiç kimse hata yapmamıştır.
Neden?
Kimse eleştiri yapamaz anlayışı, bir kanser gibi şirketin kurumsal kimliğini içten yok ettiği görülmemekte ve korkudan söylenememektedir.
Şirket bireyselci olmaya devam ettiğinde, çalışanlarına yanlış yapma imkanı vermez.
Bu işi tam yapın, yapmazsanız ben yaparım sözleri ile aba altında sopa göstermeye başlatmıştır.
Çalışanı korkutarak iş yaptırma anlayışı kesinlikle kurumsallıktan uzaktır.
Şirket oluşumunda sadece bir kişi olsaydı. Kurumsal çoğunluk sözüne gerek kalmazdı.
Fikirlerini söylemekten korkmaya başlayan çalışanın köleden bir farkı kalmadığı ortadadır.
Yani İslamiyet'inde üzerinde en çok durduğu konu köleliğe karşı olduğu ve çağdaş anlayışın kalesi Atatürk'ünde söylediği gibi "Millete Efendilik Olmaz" sözüdür.
Şirket, başladığı noktaya geldiğinde ise sonuçların vahim olduğu ortaya çıktığında, tek soru vardır.
BİZ BUNU NASIL FARKETMEDİK?
Artık o soruya cevap verilmez hale geldiğini göremeyiz çünkü kurumsal değil bireysel firma anlayışını benimsediğindendir.
Şirketin doğumundan, ölümüne kadar süreçte, yapılan hatalarda, kim suçlu onu hemen cezalandıralım yerine, hatanın nedenlerini ve nasıl düzeltmeliyiz anlayışı ve ekip olmanın gerektirdiğini yapan sorumluluğu üstlenen yapıda olmalıdır.
Kurumsal bir markanın nasıl yükseldiğini konuşan, hedeflerinden ve çalışanlarına değer veren bir firma olarak, rakipleri tarafından örnek anılır.
Bireyselci firma anlayışının, diktatörlükten farkı olmadığını görmemek yanlış olurdu.
Yani hangi diktatör yaşamaya devam etti nasıl hayattan yok oldu.
Buna örnek göstermeye sayfalar yetmez. Şirketin arkasından El-Fatiha okumak yerine, Ekip olmanın Nasıl ve Nedenlerini ortaya koyan fikirlerini söylemekten çekinmeyen çalışma arkadaşları gereklidir.
Dünyamıza bakıldığında kurumsal firmaların, Yönetim Kurullarından oluştuğu görülmektedir.
Tek bir fikir yerine, milyonlarca fikir olsun isterler.
Yani "Think Tank" Düşüncelerini, şirketin politik karar alma süreçlerinde doğru ve gerçekçi stratejik planları belirlemeleri amacıyla çeşitli tavsiyelerde bulunan ya da raporlar hazırlayarak bir araya gelen insanlar topluluğunun yaptığı beyin fırtınasıdır.
Evet siz bu fırtınanın neresindesiniz?
Ağaçtan düşen yaprak gibi rüzgâr sizi nereye savurursa oraya giden taraf mı?
Yoksa yelkenleri açmış yeni yerler keşfetmek isteyen ama fırtınaya karşı giden gemi mi?
Karar düşüncelerimizde ya fikirlerimizi söylemekten çekinmeyen gemi ya da korkularımızla devam edip ne zaman bana gelecek diye düşünen yaprak gibi...
Kurumsal Kimlik mi?
Bireyselci Anlayışmı?
Karar düşüncelerimizde...
Hazırlayan : DOĞUKAN ÇENGELCİK